08.09.2006 Radikal Kitap
Dünyadaki en iyi kitapların hangileri olduğu tartışılır. Ama Latin Amerika'yı en iyi anlatan kitaptan bahsedilecekse muhtemelen görüşler ortak olacaktır: Eduardo Galeano imzalı Latin Amerika'nın Kesik Damarları.
MAHMUT HAMSİCİ
Dünyadaki en iyi kitapların hangileri olduğu tartışılır. Ama Latin Amerika'yı en iyi anlatan kitaptan bahsedilecekse muhtemelen görüşler ortak olacaktır: Eduardo Galeano imzalı Latin Amerika'nın Kesik Damarları. Kitap acılı kıta Latin Amerika'yı tanımak, 'Latin'ceye bir giriş yapmak isteyenler için temel bir başvuru kaynağı niteliğinde. Tam da 'Latin'ceye ilginin kıtada yıllardır esen rüzgârların tam tersi yönünde esmesi nedeniyle iyiden iyiye arttığı bugünlerde Çitlembik Yayınları Galeano'nun bu klasikleşmiş kitabını yenilenmiş haliyle tekrar yayımladı.
'Biz yoksullaştıkça zenginleştiler'
Uruguaylı yazarın kendisini önce hapise sonra sürgüne gönderecek 1973'teki darbe gerçekleşmeden üç yıl önce yazdığı kitap kıtanın son 500 yıllık tarihine ezilenlerin merceğinden bakıyor. Eser, okura kuru bir kronolojik tarih sunmuyor. "Kapalılık derinliğin vazgeçilmez bir bedeli değildir" diyen Galeano kullandığı edebi dille, araya kendi kişisel gözlemlerini katmasıyla yeri gelince halk türkülerinden yeri gelince anı kitaplarından yararlanmasıyla okura akıp giden bir eser sunuyor. 357 sayfanın başından sonuna kadar sürekli Güney'in fakirleşmesinin Kuzey'in zengileşmesinin sonucu (ve nedeni) olduğunu vurgulayan kitap, kıtanın keşfinden sonra Avrupalıların yaşattığı tüyler ürpertici yerli kıyımlarıyla başlıyor ve 1970 yılına kadar uzanıyor. Sömürü şekli değişse de Galeano'ya göre Latinler yüzyıllar boyunca çalıştıkça hep fakirleşiyor: "Dünya piyasasında en çok aranan ürünlerin, kendilerini fedakârlıkla üreten Latin Amerika halkına getirdiği mutsuzluk ve felaket de o kadar büyük oldu" Kübalılar için daha fazla şeker, Brezilyalılalar için daha fazla altın, Kolombiyalılar için daha fazla kahve, Ekvatorlular ve Panamalılar için daha fazla muz ya da Bolivyalılar için daha fazla kalay üretmek her zaman daha da fazla fakirleşmek anlamına geliyor. Talan edilen mallar, değerler, talanlama mekanizmaları yüzyıllar içinde değişiyor ama kıtada yağma hiçbir zaman son bulmuyor.
Galeano, 'Kuzey'in, 'Güney'deki despot yerli işbirlikçileriyle yarattığı yağma düzeninin günümüze kadar nasıl bir seyir izlediğini anlatırken bu düzene karşı isyanlara yer veriyor ve kıtanın tarihinde zulüm kadar isyanın da hep varolduğunu hatırlatıyor. Dolayısıyla satırlarına Maximiliano Hernandaz Martinez, Porfirio Diaz, Tiburcio Carias, Anastasio Somoza, Augusto Pinochet gibi kişilikler girdiği gibi, Tupac Amaru, Emiliano Zapata, Fidel Castro, Augusto Cesar Sandino da giriyor.
Galeano, kitabın sonuna 1977'de yaptığı ekte yedi yıl öncesine kıyasla kıtanın daha da yoksullaştığını çarpıcı rakamlarla gösteriyor. Ve yine bu bölümün satır aralarında verdiği örneklerden birinde Güneyli insanların değerinin ne olduğunu fazla söze mahal bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor: "Meksika'da ineklere verilen yemde köylülerin besininde bulunandan daha fazla protein bulunuyor." Yazar bölümü muhtemelen temenni dolu bir hatırlatmayla bitiriyor: "Ayrıca, insanların tarihinde her yıkıcı hareket, karşılığını er ya da geç yaratıcı bir harekette bulur".
Bu satırların üzerinden tam yirmi dokuz yıl geçti. Galeano'nun deyimiyle tarih kıta için yine acımasız bir biçimde öğretici olmaya devam etti. Ancak son birkaç yıldır yazarın son cümlesinin hayatta karşılığını bulduğu, kıtanın makus talini kırmaya başladığını görüyoruz. Halkçı politik hareketlerin öncülüğünde Latin Amerika'nın kesik damarları tek tek dikiliyor, yıllarca sömürülen kaynaklar asıl sahiplerine iade ediliyor. Ve tarih, Galeano'ya kitabı için ilk kez olumlu eklemeler yapma olanağı sunuyor.
LATİN AMERİKA'NIN KESİK DAMARLARI
Eduardo Galeano, Çeviren: Atilla Tokatlı, Roza Hakmen, Çitlembik Yayınları, 2006, 357 sayfa, 17 YTL.
Dünyadaki en iyi kitapların hangileri olduğu tartışılır. Ama Latin Amerika'yı en iyi anlatan kitaptan bahsedilecekse muhtemelen görüşler ortak olacaktır: Eduardo Galeano imzalı Latin Amerika'nın Kesik Damarları.
MAHMUT HAMSİCİ
Dünyadaki en iyi kitapların hangileri olduğu tartışılır. Ama Latin Amerika'yı en iyi anlatan kitaptan bahsedilecekse muhtemelen görüşler ortak olacaktır: Eduardo Galeano imzalı Latin Amerika'nın Kesik Damarları. Kitap acılı kıta Latin Amerika'yı tanımak, 'Latin'ceye bir giriş yapmak isteyenler için temel bir başvuru kaynağı niteliğinde. Tam da 'Latin'ceye ilginin kıtada yıllardır esen rüzgârların tam tersi yönünde esmesi nedeniyle iyiden iyiye arttığı bugünlerde Çitlembik Yayınları Galeano'nun bu klasikleşmiş kitabını yenilenmiş haliyle tekrar yayımladı.
'Biz yoksullaştıkça zenginleştiler'
Uruguaylı yazarın kendisini önce hapise sonra sürgüne gönderecek 1973'teki darbe gerçekleşmeden üç yıl önce yazdığı kitap kıtanın son 500 yıllık tarihine ezilenlerin merceğinden bakıyor. Eser, okura kuru bir kronolojik tarih sunmuyor. "Kapalılık derinliğin vazgeçilmez bir bedeli değildir" diyen Galeano kullandığı edebi dille, araya kendi kişisel gözlemlerini katmasıyla yeri gelince halk türkülerinden yeri gelince anı kitaplarından yararlanmasıyla okura akıp giden bir eser sunuyor. 357 sayfanın başından sonuna kadar sürekli Güney'in fakirleşmesinin Kuzey'in zengileşmesinin sonucu (ve nedeni) olduğunu vurgulayan kitap, kıtanın keşfinden sonra Avrupalıların yaşattığı tüyler ürpertici yerli kıyımlarıyla başlıyor ve 1970 yılına kadar uzanıyor. Sömürü şekli değişse de Galeano'ya göre Latinler yüzyıllar boyunca çalıştıkça hep fakirleşiyor: "Dünya piyasasında en çok aranan ürünlerin, kendilerini fedakârlıkla üreten Latin Amerika halkına getirdiği mutsuzluk ve felaket de o kadar büyük oldu" Kübalılar için daha fazla şeker, Brezilyalılalar için daha fazla altın, Kolombiyalılar için daha fazla kahve, Ekvatorlular ve Panamalılar için daha fazla muz ya da Bolivyalılar için daha fazla kalay üretmek her zaman daha da fazla fakirleşmek anlamına geliyor. Talan edilen mallar, değerler, talanlama mekanizmaları yüzyıllar içinde değişiyor ama kıtada yağma hiçbir zaman son bulmuyor.
Galeano, 'Kuzey'in, 'Güney'deki despot yerli işbirlikçileriyle yarattığı yağma düzeninin günümüze kadar nasıl bir seyir izlediğini anlatırken bu düzene karşı isyanlara yer veriyor ve kıtanın tarihinde zulüm kadar isyanın da hep varolduğunu hatırlatıyor. Dolayısıyla satırlarına Maximiliano Hernandaz Martinez, Porfirio Diaz, Tiburcio Carias, Anastasio Somoza, Augusto Pinochet gibi kişilikler girdiği gibi, Tupac Amaru, Emiliano Zapata, Fidel Castro, Augusto Cesar Sandino da giriyor.
Galeano, kitabın sonuna 1977'de yaptığı ekte yedi yıl öncesine kıyasla kıtanın daha da yoksullaştığını çarpıcı rakamlarla gösteriyor. Ve yine bu bölümün satır aralarında verdiği örneklerden birinde Güneyli insanların değerinin ne olduğunu fazla söze mahal bırakmayacak şekilde ortaya koyuyor: "Meksika'da ineklere verilen yemde köylülerin besininde bulunandan daha fazla protein bulunuyor." Yazar bölümü muhtemelen temenni dolu bir hatırlatmayla bitiriyor: "Ayrıca, insanların tarihinde her yıkıcı hareket, karşılığını er ya da geç yaratıcı bir harekette bulur".
Bu satırların üzerinden tam yirmi dokuz yıl geçti. Galeano'nun deyimiyle tarih kıta için yine acımasız bir biçimde öğretici olmaya devam etti. Ancak son birkaç yıldır yazarın son cümlesinin hayatta karşılığını bulduğu, kıtanın makus talini kırmaya başladığını görüyoruz. Halkçı politik hareketlerin öncülüğünde Latin Amerika'nın kesik damarları tek tek dikiliyor, yıllarca sömürülen kaynaklar asıl sahiplerine iade ediliyor. Ve tarih, Galeano'ya kitabı için ilk kez olumlu eklemeler yapma olanağı sunuyor.
LATİN AMERİKA'NIN KESİK DAMARLARI
Eduardo Galeano, Çeviren: Atilla Tokatlı, Roza Hakmen, Çitlembik Yayınları, 2006, 357 sayfa, 17 YTL.
1 yorum:
latin amerikanin yanik sesi.........
Yorum Gönder